22 Mart 2010 Pazartesi

Ezop'tan 5 kısa hayvan öyküsü

1. EZOP MASALLARI

Hayvanları konuşturarak insanlara öğüt vermek için önce anlatılan sonra da yazılan eserlere fabl denir. Batı Anadolu’da yaşayan AİSOPOS (Ezop) hayvan öyküleri yazar. Bunları dinleyen, okuyanların örnek almasını ister. Fablın başında kişiler ve olay anlatılır, sonunda ise öğüt belirtilir. Nurullah Ataç Ezop’un 358 fablını Fransızca’dan dilimize çevirmiştir.
1. PUTÇU
Adamın biri tahtadan bir Kermes (Baştanrı Zeus’un oğlu, habercisi) heyke¬li yapmış, pazara götürüp satılığa çıkarmış. Bakmış ki alan olmuyor, ille bir müşteri bulayım diye başlamış bağırmaya: "Bu benim sattığım tanrının insana çok iyiliği dokunur, her işinde kazancını artırır." Oradan biri ge¬çiyormuş, durmuş: "Be adam! O kadar iyiliği dokunursa ne diye satarsın? Sakla da sana ha¬yır etsin" demiş. Putçu: "Beklemeye vaktim mı var benim? Ben hemen bir yardım istiyorum. Oysaki bu, acele nedir, hiç bilmez: durur durur da ondan sonra eder edeceği yardımı!" demiş.
Bu masal, hep çıkarlarını arayıp tanrıları bile umur etmeyen kimselerin halini gösterir.
2. KARTAL İLE TİLKİ
Dişi bir kartalla dişi bir tilki ahbap ol¬muşlar: "Birbirimize yakın oturalım da dost¬luğumuz ilerlesin demişler. Bunun üzerine kartal havalanmış, ulu bir ağacın tepesine yuva kurmuş, orada yumurtlayıp yavru çıkar¬mış; tilki de ağacın dibindeki çalılara soku¬lup orada eniklemiş. Günün birinde tilki azı¬ğını aramaya çıkmış; kartalın da karnı aç¬mış, bir şey bulamayınca çalılığa çullanmış, tilki eniklerini kaptığı gibi yuvasına götür¬müş, yavrularıyla birlikte yemiş. Tilki dönüp de eniklerini göremeyince işi anlamış, anla¬mış ama ne yapsın? Dört ayaklı bir hayvan¬cağız, oku yok, kanadı yok: göklerde uçan kartalı yakalayıp öcünü alamaz ki! Boynunu büküp ah etmiş; başka ne gelir güçsüzlerin elinden?... Tilkinin ahı tutmuş: aradan çok geçmemiş, kartal dostluğa hayınlık etmenin cezasını görmüş. Birtakım adamlar kırda oturmuşlar, bir keçi kurban ediyorlarmış; kartal hemen oraya da çullanmış, tanrılar uğ¬runda yakılan etlerden (Etin kokusunun tanrılara ulaştırılması) bir parçayı alevler içinden kapıp yuvasına götürmüş. O gün yel esiyormuş, etin içinde kalan bir kıvılcımı parlatıvermiş; ateş yuvayı sarmış, yavrular uça¬cak kadar palazlaşmış olmadıklarından tutu¬şup yere düşmüşler. Tilki seğirtip gelmiş, ana¬larının gözü önünde yavruları birer birer yiyivermiş.
Bu masaldan ibret alın: Dostluğa hayınlık ettiniz mi, oyun ettiğiniz kimselerin öç almaya güçleri yetmez diye güvenmeyin; onların elinden bir şey gelmese bile, tanrılar o kötülüğü sizin yanınıza komazlar.
3. GELİNCİK İLE HOROZ
Gelincik bir horoz yakalamış: "Şunu yiyeceğim, ama bari bir de sebep göstere¬yim!" demiş. "Gece yarısı oldu mu, başlarsın ötmeye, insanları uyutmaz, rahatsız edersin: bari yiyeyim seni de kaldırayım ortadan!"de¬miş. Ama horoz cevabını bulmuş: "İnsanları uyandırıyorsam kötülük olsun diye değil, iyi¬lik olsun diye uyandırıyorum : kalkıp işlerine bakıyorlar" demiş Bunun üzerine gelincik başka bir taraftan tutturmuş: "Ben senin ahlâkını da beğenmiyorum: ana demiyorsun, kızkardeş demiyorsun, bütün tavuklara sataşı¬yorsun. Olur mu böyle şey?" diye sormuş. Horoz bu sefer de altta kalmamış : "Sana ne oluyor? Efendilerim memnun; o sayede ta¬vuklar bol bol yumurtluyor" demiş. Gelinci¬ğin artık kafası kızmış: "Eee! çok oldun ar¬tık! Seni dil ebesi seni! Sen her söze bir karşılık buluyorsun diye benim karnım zil mi çalacak?" demiş, horozu yiyip yutmuş.
Bu masaldan şu anlaşılıyor: Bir kişi do¬ğuştan kötü olmaya görsün! edeceği kötülüğe bir bahane bulmadı mı, bu sefer de açıkça eder.
(Gelincik sansargillerden ince uzun yapılı, sivri çeneli, küçük, kümes hayvanlarını yiyen bir hayvan)
4.KEDİ İLE FARELER
Bir eve fareler üşüşmüş. Bir kedi bunu haber almış, o eve gitmiş; artık fareleri birer birer tutup yiyormuş. Fareler bakmışlar ki olacak gibi değil, hep yakalanıyorlar: "Bari biz de deliğimizden çıkmayalım!" demişler. Kedi işi anlamış, o da bir düzen kurmuş. Odada tahta bir takoz varmış, oraya tırman¬mış, kendisini asıp ölü gibi öyle durmuş. Fare¬lerden biri delikten başını uzatıp bakmış, ke¬diyi o halde görünce: "Kurnazlığına diyecek yok, dostum! Ama ne yalan söyleyeyim? sen çuval olsan, ben gene yaklaşmam senin yanı¬na!" demiş.
Aklı başında insanlar, birini deneyip de kötülüğünü anladılar mı, bir daha onun düze¬nine kapılmazlar. Bu masal bize bunu öğreti¬yor.
5. GELİNCİK İLE TAVUKLAR
Bir gelincik bir çiftlikte birkaç hasta ta¬vuk olduğunu öğrenmiş, hemen hekim kılığı¬na girmiş, yanına da aletlerini alıp oraya git¬miş. Çiftliğin kapısına gelince içeriye seslen¬miş : "Nasılsınız bakalım? Hastasınız diye duydum, iyileştirmeğe geldim." Tavukların hepsi bir ağızdan cevap vermişler: "İyiyiz, bir şeyimiz yok bizim; hele sen buradan git, daha da iyi oluruz!" demişler.
Kötüler asıl meramlarını gizleyip iyilik etmek ister gibi gözükmeye kalkarlar, aklı başında kimseler onların düzenini anlayıverir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder